Hep düşünürüm iyi ki geleceği bilmiyoruz diye… Düşünebiliyor musunuz ki şu vakitte kadar bu olacak diye bir bilgiye sahip olsak ne olurdu? Ben hayal bile edemiyorum. Bu sorunun cevabını bilmesek bile, hep gelecek için düşünüyor ve çaba harcıyoruz. Bir olaydan etkilenip, boş ver anı yaşayacağım desek de gelecek yerini alıyor hemen düşüncelerimizde. Yaşam akıp gidiyor, biz de içinde beraberce ilerliyoruz.

Hayat biraz da araba kullanmaya benziyor galiba. Ne dersiniz?

Araba sadece dikiz aynasına bakılarak kullanılmaz” derler. Çok doğru. Dikiz aynası, yan aynalar, ön camdan görüldüklerimiz ve göstergeler ile arabayı kullanıyoruz. Aslında birkaç önemli faktör daha var elle tutulmayan, gözle görülmeyen…tecrübe, risk öngörüsü, ruh halimiz, egolarımız, hırslarımız ve bunun gibi.. Bu liste uzayıp gider. Kullandığımız arabanın modeli, özellikleri, yaşı, kapasitesi, hava durumu gibi etkenler de ayrıca önemli tabi…. Peki gideceğimiz yerin önemi yok mu? Zaman önemli değil mi? Araç içindekiler kimler? Aracın kime ait olduğu? Varılacak noktanın bizde yarattığı heyecan…

İşte tam da bu noktadan devam etmek istiyorum. Araba kullanırken neler önemli ise aslında hayatımızda da bunlar önemli. İster iş hayatımız ister özel hayatımız olsun, bu etmenler doğrultusunda yön veriyoruz akışımıza…

Peki, şirketlerimizi nasıl yönetiyoruz? Yönetimde temel olarak neleri esas alıyoruz?

Karlılık ilk cevaplardan biridir genel olarak. Ve de zaten ilklerden olmalıdır. Karlı olmayan bir şirket, sorgusuz bir sponsoru olmadığı sürece yaşayamaz. Ancak hadi karlı olalım deyince de karlılık olmuyor. Çünkü bu bir sonuçtur. Karlı bir şirket olmak için bugünden yarına yapılması gerekenler var.

Sorular bitmez iş hayatında da aynı özel hayat gibi….. Hangi veriye bakarak başarılı olduğumu söyleyebilirim? Hangi veri ne olursa, başarım riske girmiştir? Bundan sonra hangi adımları atmalıyım? Rakiplerim neler yapıyor? Müşteriler neler istiyor?, Hangi ürünü üretmeliyim? Hizmetimi nasıl zenginleştirebilirim?….diye yine uzar da gider bu liste….

Ekonomik kriz” ve “belirsizlik” ifadeleri, bugünlerde her yerde ve herkeste gündemde. Ben ekonomi konularında uzman değilim. Kendi tecrübem ile bir düşüncem var. Bu kriz artık geçmeyecek, bu belirsizlik belirli hale gelmeyecek. Dünya başka bir düzene oturuyor. Artık sadece sarı sayfalarda aynı bölgede yer alan firmalar ile değil dünya ile rekabet ediyoruz. İnternette tek kelime yazıldığında, yüzlerce firma ismi geliyor.

Peki nasıl yarın da var olacağız?, Peki yarın nasıl hala rekabetsel kalacağız? Peki yarın müşterim beni neden tercih edecek? İşte bu soruların cevaplarını bugünden düşünerek yarın için stratejik planlarımızı yapmalıyız.

Öncelikle, geleceğin resmini tanımlamaya çalışmalıyız, sonra neden varız bunun cevabını vermeliyiz. Bugünden geleceğin resmine yol alırken bizi biz yapan değerlerimiz nelerdir, bunun cevabını samimiyetle arkasında duracağımız şekilde ortaya koyabilmeliyiz.

Geleceğin resmini hayal edebilmek ve zihnimizde çizmek en kolayı, ulaşmak için ise önemli bir sürekli değişim – gelişim yolculuğuna başlamalıyız. Ne demiş Joel Barker… “eylem olmadan vizyon sadece bir hayaldir. Vizyon olmadan ise eylem zaman geçirmektir. Eyleme sahip bir vizyon dünyayı değiştirebilir.”

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere……

Banu Dağada